- katmak
- katmak, karıştırmak; katılaşmak, sert olmak; mihnete ve s ıkıntıya düşmek, yorulmak I, 205, 432, 440, 467; I I, 295
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
katmak — i, e, ar 1) Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak, ilave etmek Sirkeye su katmak. 2) Bir araya getirmek Fadime, bu yavru bolluğu arasında kuzuları çocuklara ve … Çağatay Osmanlı Sözlük
katmak karmak — katmak, karıştırmak. I, 432 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
renk vermek (veya katmak) — 1) çamaşır rengi solmak 2) neşe, canlılık veya değişiklik kazandırmak O bunu dostuna duyduğu hayranlığa yeni bir renk katmak sevinci ile yapıyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
bire beş katmak — bire bin katmak Rahmi nin neyi var neyi yoksa özellikle de son zamanda aldıklarını, bire beş katarak sayanlar ... çıktı. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyut katmak — başka veya yeni bir görüş açısı vermek, genişlik, kapsam ve içerik kazandırmak Aylak kişiliğine tutarlı bir boyut katar. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çeşni katmak — değişik bir katkı yapmak Varlığa yepyeni bir çeşni katan yepyeni bir ulus yaratacağım sizden. T. Oflazoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
pişmiş aşa (soğuk) su katmak — yoluna girmiş olan bir işi bozmak Biz olanca gücümüzle Batılılaşmaya çalışırken senin bu düşüncelerin pişmiş aşa soğuk su katıyor. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
birbirine katmak — 1) aralarını açmak, aralarını bozmak, olay çıkarmak 2) karıştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
geceyi gündüze katmak — aralıksız, gece gündüz çalışmak, büyük çaba göstermek ... başaramayacağı kadar çok işlerin altına girmekten çekinmedi, geceyi gündüze katıp çalışmaya başladı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortalığı birbirine katmak — kargaşa çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük